Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yargıdaki sorunu giderecek bir anayasa değişikliği için de uzlaşma arayacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi’nde 'Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'nde konuştu. Erdoğan, kura ile yerleri belli olacak 148 hakim ve savcıyı tebrik ederek, başarı dileğinde bulundu. Erdoğan, "Artık sayıları 24 binin üzerine çıkan hakim ve savcılarımız ülkemizin dört bir yanında milletimiz adına adaleti tesis etmenin mücadelesini veriyor. Her şeyden önce adalet, içerisinde yaşadığımız evrenin ruhudur. Şayet bu ruhu kaybedersek diğer hiçbir şeyin anlamı kalmaz. Nitekim insanlık tarihine baktığımızda adalet temelinde yükselen toplumların güvenlik ve refah içinde yaşadığını, adaletin kaybolduğu toplumların kısa sürede yıkılıp gittiğini görürüz. Bunun için bizim medeniyetimizde, devlet yönetiminde adaletin önemine bilhassa vurgu yapılır. Zaten medeniyet dediğimiz olgu da ancak adaletin bulunduğu yerde ortaya çıkabilir ve gelişebilir. Eskiler ‘adalet olunca yiğitliğe gerek kalmaz’ derler. Sizler devlet ve toplum hayatı bakımından işte böylesine hayati bir görevi yerine getirmek üzere seçilmiş, eğitilmiş, görevlendirilmiş kişilersiniz. Türk Milleti adına karar verme mesuliyeti gibi bir vazifeyi inşallah alnının akıyla yerine getireceksiniz. Vazifenizi icra ederken, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalmaya itina göstermenizin altını özellikle çizmek istiyorum. Türkiye, geçmişte adaleti sağlaması gereken kurumların, başka güçlerin emrine girmesinin yol açtığı sancıların bedelini ağır ödemiş bir ülkedir. Adaletin gücü yerine güçlünün adaletinin hakim olduğu olağanüstü dönemler milletimizin hafızasında çok derin izler bıraktı, travmalara sebep oldu. Vatandaşın devlete olan itimadına telafisi imkansız zararlar verdi" dedi.
'ADALET TEŞKİLATIMIZI DARBECİ ZİHNİYETTEN TEMİZLEMEYE ÇALIŞTIK'
Erdoğan, adalet sistemini güçlendirmeyi 4 temel öncelikten biri olarak belirlediklerini kaydederek, "Ülkemizi sağlık, eğitim ve güvenlikle birlikte adalet üzerinde yükseltme sözüyle milletimizin huzuruna çıktık. Bir yandan Anayasamızda ve temel kanunlarımızda gereken düzenlemeleri Meclisimizle birlikte hayata geçirmek, diğer yandan adalet teşkilatımızı güçlendirmek için zorlu bir mücadele yürüttük. Bir dönem tek parti faşizminin, bir dönem vesayetin, bir dönem FETÖ’nün güdümüne giren adalet teşkilatını yeniden milletin adına karar veren bir güç haline getirmek için çok uğraştık. Hep birlikte 28 Şubat döneminde yargı desteğiyle post modern darbe yapıldığına da 17-25 Aralık’ta ve 15 Temmuz’da yine yargı desteğiyle darbe teşebbüsünde bulunulduğuna da şahit olmadık mı? Yargının personelinden binasına kadar vazifesini hakkıyla yerine getirmesini zorlaştıran fiziki eksikliklerini giderirken aynı zamanda adalet teşkilatımızı darbeci zihniyetten de temizlemeye çalıştık. Bu süreçte darbe girişiminin yanı sıra terör başta olmak demokrasimize kasteden milli iradeyi devre dışı bırakmayı amaçlayan pek çok badire ile de karşılaştık. ‘Merdiven altı’ bir anlayışla yürüyen sistem vardı. Ama şimdi öyle değil. Şimdi artık ‘merdiven altı’ olmak koyun bir kenara, dört dörtlük fiziki imkanlarla halkına hizmet veren, yargıyı bu noktada artık değerlendiren bir yapı var" diye konuştu.
'BU ÜLKENİN HEDEFLERİNE ULAŞMASINA KİMSE MANİ OLAMAZ'
Erdoğan, terör örgütlerinin güvenlik güçleri ile birlikte yargı mensuplarını da hedef aldığı dönemlerin yaşandığını hatırlatarak, "Daha geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da Çağlayan Adliyesi‘ne yapılan menfur saldırı girişimini biliyorsunuz. Şayet teröristler adliyeye girmeyi başarıp, orada görev yapan hakim ve savcılarımıza ulaşabilselerdi Allah göstermesin neler yaşanabileceğini tahmin bile edemiyoruz. Bu vesileyle terör örgütlerinin saldırılarında şehit olan Mehmet Selim Kiraz savcımız başta olmak üzere tüm yargı mensuplarımızı, güvenlik görevlilerimizi, vatandaşlarımızı, rahmetle anıyoruz. Yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla ülkemizin güvenliğini, esenliğini, huzurunu güçlendirmek için hep birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda verdiğimiz mücadeledeki onurlu duruşumuz, evlatlarımıza miras bırakacağımız birer iftihar beratı hükmündedir. Böylesine kutlu bir vazifenin manevi hazzını başka hiçbir dünyevi karşılıkla mukayese etmek mümkün değildir. Hakimlerimiz ve savcılarımız milletimizin omuzlarına yüklediği sorumluluğun bilinciyle vazifelerini yürüttüğü müddetçe Allah‘ın izniyle bu ülkenin hedeflerine ulaşmasına kimse mani olamaz" değerlendirmesinde bulundu.
'8'İNCİ YARIGI PAKETİNİ YENİLERİ TAKİP EDECEKTİR'
Yasama ve yürütme gibi yargının da halen çözüm bekleyen sorun ve sıkıntılarının olduğunu belirten Erdoğan, "Bunların bir kısmı Anayasa ve yasalarımızda yapılması gereken değişikliklerle ilgilidir. Sıkıntıların bir kısmı da kurumsal işleyişlerden, kurumlar arası anlayış farklılıklarından ve eski alışkanlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede adalet sistemimizin mevzuat alt yapısını geliştirmek için başlattığımız reformları kesintisiz devam ettiriyoruz. Daha önce hayata geçirdiğimiz çalışmaların bir üst safhasını oluşturan Yargı Reformu Strateji Belgemizi 2019 yılında kamuoyu ile paylaştık. Bu belgede yer alan yol haritamızı adım adım takip ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde Gazi Meclisimizin takdirine sunulan 8’inci Yargı Paketi bu strateji belgesinin adımlarından biridir. Meclis’te son hali verilecek 8’inci Yargı Paketi ile getirilen yeniliklerden bazıları şunlardır; itiraz, istinaf ve temyiz yollarındaki başvuru süreleri yeknesak hale getirilmek suretiyle 2 hafta olarak düzenleniyor. İstinaf ve temyiz sürelerinin başlangıcı hükmün tebliğ tarihi olarak belirleniyor. Adli para cezalarının miktarı günümüz şartlarına göre yeniden tespit edilerek caydırıcılık niteliği güçlendiriliyor. Yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarının doğrudan Anayasa Mahkemesi yerine Adalet Bakanlığı’nda kurulacak Tazminat Komisyonu tarafından karara bağlanması öngörülüyor. Hükümlülere vasi atanması işlemi otomatik olmaktan çıkartılarak bu bireylerin kendi kararlarına bırakılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçeleri dikkate alınarak, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiili müstakil bir suç haline getiriliyor. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına, özellikle buna karşı istinaf yoluna başvurulmasına imkan sağlanıyor. Kişisel verilerin işlenmesi ve yurt dışına aktarılması konusunda bireylerin haklarının daha güçlü korunmasını temin edecek güvenceler getiriliyor. Meclisimizin takdiriyle hayata geçirileceğine inandığım bu yargı paketimizi önümüzdeki dönemde yenileri takip edecektir" dedi.
'BİZE DÜŞEN SORUNU ÇÖZECEK MEKANİZMALARI İŞLETMEK'
Erdoğan, kurumların birbirleriyle uyumlu çalışmalarının, her kurumun Anayasa’da ve yasalarda belirtilen sınırlar içinde faaliyetini yürütmesinin devletin ahenkli işleyişi bakımından hayati öneme haiz olduğunu belirtti. Erdoğan, "Yüksek yargı kurumlarımız arasında son dönemde hem kendilerini yıpratan hem de vatandaşlarımızın adalete olan güvenini ve inancını sarsan bazı müessif tartışmalara şahit oluyoruz. Biliyorsunuz bu konuda taraf değil hakem mevkiinde bulunduğumuzu çeşitli vesilelerle açıkladık. Bu tavrımızı halen muhafaza ediyoruz ve edeceğiz. Yürütmenin başı ve yasama organındaki en büyük gruba sahip partinin genel başkanı sıfatıyla bize düşen yüksek yargı kurumları arasındaki tartışmalarda taraf olmak değil sorunu çözecek mekanizmaları işletmektir. Siyaset müessesesinin emanetini taşıdığı millete karşı görevi mecliste nümayiş yapmak, mahkeme önünde eylem yapmak asla değildir. Kanun yapıcı konumunun hakkını vermektir. Yargıya dair hemen her tartışmada belli çevreler tarafından sokağın adres gösterilmesi siyaset kurumunun asli görevini inkar etmek demektir. Biz ülkenin ve milletin her meselesi gibi yargıdaki sıkıntıları çözmenin de görevimiz olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz" diye konuştu.
'YARGIDAKİ İHTİLAFI GİDERMEK MECBURİYETİNDEYİZ'
Erdoğan, sorunlardan beslenmek yerine çözümlerle milletin karşısına çıkmanın gayreti içinde olduklarını bildirerek şöyle konuştu:
"Şu gerçeği artık hepimiz görebiliyoruz; Yüksek yargı kurumlarımızın Anayasa’da belirtilen görev tanımları, sınırları ve onlara yüklenen misyonlar konusunda bir belirsizlik söz konusudur. Esasen bu kurumlarımız arasında eskiden beri bir hiyerarşi tartışması yaşandığını biliyoruz. Anayasa’mıza göre her birinin görev alanı farklı olan, dolayısıyla hiyerarşiden ziyade vazife tanımıyla konuları belirlenen yüksek yargı kurumlarımız arasındaki ihtilafı gidermek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde ülkemizin terörle mücadelesi başta olmak üzere ali menfaatlerine halel getirme potansiyeli taşıyan bu tartışmaların sürüp gitmesi kaçınılmazdır. Danıştay'ın, FETÖ’den ihraç edilen yargı mensuplarından bazıları ile ilgili verdiği tartışmalı kararlar da bazı hususların daha kesin bir şekilde ortaya konulmasının şart olduğuna işaret ediyor. Bu doğrultuda ilk adımları 8’inci Yargı Paketimizle atmaya başladık. Ancak yargıdaki bu dağınık görüntüyü ortadan kaldırmak için hem anayasa hem yasa düzeyinde çalışılması gereken daha pek çok husus olduğunun farkındayız. Anayasa değişikliği gerektiren hususlarda Meclis’te geniş bir uzlaşma zemini oluşturulması gerekiyor. Biliyorsunuz uzunca bir süredir ülkemizin sivil ve günün değil geleceğin ihtiyaçlarını da karşılayacak yeni bir anayasa ihtiyacı olduğunu dile getiriyoruz. Son dönemdeki tartışmalar başta olmak üzere yaşadığımız her hadise bize böyle bir anayasanın Türk demokrasisinin selameti açısından ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor. Eğer bu konuda Meclis'te bir mutabakat temin edebilirsek zaten meseleyi kökten çözmüş olacağız. Yeni anayasa mümkün olmasa bile yargıdaki sorunu giderecek bir anayasa değişikliği için de uzlaşma yollarını arayacağız. Amacımız ülkemizin bu gereksiz ve yargıya zarar verecek tartışmalardan bir an önce kurtulmasıdır. İnşallah Cumhuriyet tarihinin en önemli reformlarını hayata geçirmeyi başarmış bir yönetim olarak bu meselenin çözümünü de bir sağlayacağız." (DHA)