Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nihai hedefin neresi olduğunu çok net görebiliyoruz

'NEREDE BOŞLUK VARSA HAL YOLUNA KOYACAĞIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti kurulduğu günden itibaren hizmet mücadelesi verdiklerini söyleyerek, "Biz her zaman kendi iç muhasebemizi cesaretle yapan bir kadroyuz. Son dönemde yaşanan kimi cinayetler üzülerek görüyoruz ki milletimizin kendini güvende hissetme konusunda tereddütte düşmesine sebebiyet vermiştir. Ülkemizin 2018 yılından beri küresel siyasi gerilimlerin, Covid salgınının yol açtığı çok boyutlu krizlerin ve bölgemizde süregelen çatışmaların etkisiyle yaşadığı ekonomik sıkıntılar da bu tablonun bir parçasıdır. Uyguladığımız ekonomi programıyla 6 yılın birikimi olan sıkıntıları çözme yolunda önemli mesafe katettik. İnşallah sene başından itibaren rahatlama, insanımızın günlük hayatına da net bir şekilde yansımaya başlayacaktır" dedi.

Erdoğan, sınır güvenliği konusunda hem terör örgütleriyle mücadele hem komşu ülkelerle ilişkiler hususunda gayet iyi seviyeye geldiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Toplumda güvenlik ve asayiş konusunda geçmişe ve pek çok Avrupa ülkesine kıyasla çok iyi bir yerdeyiz. Ancak son dönemde bir polis memurumuzun şehit edilmesinden, genç kızlarımızın vahşice katledilmesine kadar bir dizi hadise milletimizde haklı bir tepkiye yol açmıştır. Onlarca suç kaydı olanların ortalıkta dolaşması herkes gibi bizi de rahatsız ediyor. Pazartesi günü yaptığımız MYK toplantısında bu olayları enine boyuna değerlendirdik. Milletimizin sesine kulak vererek, bu konuda önemli adımlar atmaya karar verdik. İnsanlarımızın sokakta, evinde, iş yerinde hiçbir endişe duymadan hayatını güvenle sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız. Emniyet teşkilatımız içinde zafiyet varsa neşteri vurup gidereceğiz, adalet sistemimizde tıkanıklık, yanlışlık varsa neşteri vurup Allah’ın izni ile onu da çözüme kavuşturacağız. Medyada ve sosyal medyada suça özendirme noktasında sorun varsa gerekli müdahalede bulunacağız. Nerede boşluk varsa hal yoluna koyacağız."

'İKİ ÖDEMLİ ADIM ATIYORUZ'

Erdoğan, öncelikle çok sayıda suç kaydı bulunan kişilerin yargılama safhasında görülebilmesini ve dikkate alınmasını sağlayacaklarını belirterek, "Bilindiği gibi mevcut durumda seri suç işleyen kişiler adına açılmış onlarca dava bulunmasına rağmen bunlar sonuçlanmadan kayıtlarda gözüküyor. Kanunların suçlu lehine anlamına gelen bu çarpıklığı düzeltmek için iki önemli adım atmayı planlıyoruz. Bunlardan ilki; kurumsal düzenleme, ikincisi, seri suç işleyenlerin tutuklanabilmesi uygulamasının kolaylaştırılmasına yöneliktir. Yargı erkini güçlendirmek amacıyla Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir birim, farklı mahkemelerde görülen davaları, düzenlenen iddianameleri, hatta emniyet kayıtlarını toparlayarak bunlarla ilgili gerekli incelemeleri yaptıktan sonra savcı ve hakimlerimizin dikkatine sunacak. Mesela 5 suç kaydı olan birinin, diğer davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklenmeden tutuklu yargılanmasının önü açılacak. Tutukluluk süresi, kişinin işlediği suçlar ve alacağı cezalarla orantılı belirlenecek. Bu husus toplum vicdanını yaralayan belirli suçlar için geçerli olacak. Belirli suçlarda infaz hükümlerinin, mesela alınan cezanın yüzde 10'u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Adalet Bakanlığı'mızdan ve Meclis grubumuzdan çerçevesini ifade ettiğimiz bu düzenlemelerin teknik çalışmalarını Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarımızla da istişare ederek süratle tamamlamalarını bekliyorum" diye konuştu.

‘CEZASIZLIK ALGISINI ORTADAN KALDIRMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR'

Kontrolden çıkan bir riske de dikkat çekmek istediğini belirten Erdoğan, "Son dönemde medya organlarımız özellikle reyting kaygısıyla basın ilkelerini umursamayan son derece sorunlu bir yayın politikası izlemeye başladı. İfade tutanaklarından polis kayıtlarına, kaynağı belirsiz iddialardan önü sonu belli olmayan videolara kadar her türlü bilgi belge ekranlara çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Haber ve tartışma programlarının saatlerce konusu oluyor. Habercilik adına üzülerek söylüyorum, mağdurlar tekrar mağdur ediliyor. Cinayet vakaları insanımızın ailecek televizyon izlediği saatlerde en ince detayına kadar anlatılıyor. Bu tür olaylarda meselenin sosyal öğrenme boyutu ne yazık ki göz ardı ediliyor. Bunu kabul etmemiz ve rıza göstermemiz söz konusu olamaz. Basınımız, medyamız elbette özgür olmalıdır; ama bu bilhassa toplumsal olaylarda sorumlu yayıncılık yapmaya engel değildir. Radyo Televizyon Üst Kurulumuz bu konuları daha hassas takip etmelidir. Yargı organlarımızın bağımsız, tarafsız ve objektif faaliyet yürütmesinin yanı sıra toplumda adalet duygusunun güçlendirilmesi için bugüne kadar hiçbir fedakarlıktan kaçmadık, hatta her türlü desteği sağladık. Teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni sınamalar karşısında, mülkün temeli olan adaletin tesisi en önemli meselemizdir. Her ne sebeple ortaya çıkarsa çıksın cezasızlık algısını ortadan kaldırmak, toplumun güvenlik ve adalet konusundaki kaygılarını süratle gidermek boynumuzun borcudur. Adalet hizmetlerinin iyileştirilmesi noktasında 22 yılda yaptığımız onca reforma, onca başarımıza, onca emeğimize kendini bilmezlerin gölge düşürmesine eyvallah etmeyeceğiz. Yapacağımız bu düzenlemelere muhalefetin de destek vereceğini ümit ediyorum. Biz uzlaşı için Türkiye’nin meselelerini beraberce çözmek için el uzattıkça maalesef muhalefet eski kutuplaşma siyasetinde ısrarcı davranıyor. Muhalefetin kodlarına kadar işlemiş bu çarpık bakış açısının değişmesi en büyük temennimizdir” diye konuştu.

‘HÜKÜMETİMİZİN MÜCADELESİNE DESTEK OL’

Kadın haklarının teslim edilmesi konusuna siyaset üstü baktıklarını ifade eden Erdoğan, "Kadın politikalarında her zaman en idealini ülkemiz, milletimiz ve kadınlarımız için hayata geçirmeye çalıştık. Destek mekanizmalarından reform paketlerine ve yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirme gayretinde olduk. Kadın hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalefet partisi yoktur. Kadının statüsünün güçlendirilmesinde elimize su dökecek kimse de yoktur. Kadına şiddetle mücadele konusunda ülkemize çağ atlatan kadro yine biziz. Ülkemizdeki imtiyazlı azınlık bilmese de başörtüsünden dolayı üniversite kapılarından geri çevrilen kızlarımız bizim mücadelemizi gayet iyi biliyor. Aynı şekilde kılık kıyafetinden dolayı işinden atılan, çok sevdiği mesleği ile inancı arasında tercih yapmaya zorlanan kadın doktorlar, hakimler, öğretmenler ve bürokratlar ve akademisyenler bizim kadınlar konusundaki hassasiyetimizi gayet iyi biliyor. Evlatlarını askeri lojmanlarda ziyaret edemeyen analar, kardeşlerinin yemin törenine katılamayan ablalar bizim hak ve özgürlükler konusunda neler yaptığımızı gayet iyi biliyor. Bu Meclis çatısı altında sırf başındaki örtüden dolayı siyasi parti genel başkanları tarafından had bildirilen kadın siyasetçiler, Türkiye’yi nereden nereye getirdiğimizi gayet iyi biliyor. Kimse kusura bakmasın ama ‘AK Parti kadınları elit görmüyor’ iftirası atmak CHP Genel Başkanının hakkı da haddi de değildir. Sayın Özel, kadınlar arasında ayrımcılık görmek istiyorsa önce kendi tarihini okusun, kendi tarihi ile yüzleşsin, sonra da yüreği yetiyorsa AK Parti’yi eleştirmeye kalksın. Sayın Özel, bir taraftan kadına şiddetin engellenmesinden bahsederken, diğer taraftan da alkol ve içki tüketimini teşvik edecek vaatlerde bulunuyor. Ne demişler, ‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.’ Sayın Özel belki bilmiyor olabilir; fakat bir aşağılama ifadesi olarak kullandığı, ‘Kahvedeki vatandaşlarımız’ şu hakikati çok iyi bilir; tüm dünyada kadına ve çocuğa şiddetin en önemli sebeplerinden biri içki tüketimi ve alkol bağımlılığıdır. Ülkemizde de geçen sene kadına şiddet uygulayan müptezellerin üçte biri ya alkol ya da madde bağımlısıydı. CHP Genel Başkanı Özel’e şunu tavsiye ediyorum; kadına yönelik şiddetle mücadeleye kendi tabiri ile gerçekten iki elin havada katkı sunmak istiyorsan öncelikle rakı reklamı yamaktan vazgeç. Sonra da gel hükümetimizin mücadelesine destek ol" değerlendirmesinde bulundu.

'EN BÜYÜK DEVRİMDİR'

Ülkenin tüm kurumlarında özgürce çalışan, sosyal ve ekonomik hayata özgürce katılan tüm kadınların çabalarının yakın şahidi olduğunu söyleyen Erdoğan, "2004’te anayasa değişikliğiyle kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu ilk defa anayasa metnine koyan AK Parti iktidarıdır. 2005’te yapılan köklü ceza kanunu değişikliğiyle aile içi ve kadına yönelik şiddet ilk defa suç olarak tanımlandı. Yine bu dönemde töre, namus saikiyle işlenen cinayetler ağırlaştırılmış suç kapsamına alındı. Cinsel saldırı fiili de yine ilk defa 2005’teki düzenlemede suç olarak tarif edildi. Çocuğa yönelik şiddeti de şahsa bağlı suçlar kapsamına biz dahil ettik. 2012 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dair kanunla kararlılığımızı biz ortaya koyduk. Bakınız bu kanun ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadelede şimdiye kadar yapılmış en büyük devrimdir, tarihi bir kazanımdır. ŞÖNİM Kadın Konukevi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları biz hayata geçirdik. Tüm illerimizde 82 şiddet önleme ve izleme merkezi, 112 kadın konukevi ve 418 irtibat noktası ile koruyucu ve önleyici hizmetler sunuyoruz. Aile içi şiddeti şikâyete tabi olmaktan biz çıkardık. Ayrıca 2023 yılında yapılan bir düzenlemeyle boşanmış eşe karşı işlenen şiddetin cezası tıpkı nikâhlı eşe karşı işlenen şiddet seviyesinde artırıldı” ifadelerini kullandı.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMEMEMİZİN ETKİSİ YOKTUR'

İstanbul Sözleşmesi’ne de değinen Erdoğan, "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadın hakları ve kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye en ufak bir menfi etkisi olmamıştır. Türkiye’de kadına yönelik şiddetin çelikten kalkanı içerisinde sıkıntılı ifadeler bulunan söz konusu sözleşme değil, 6284 sayılı kanundur. Bu konuda yürütülen propagandanın en küçük bir temeli, en küçük bir dayanağı ve haklılık payı yoktur. Şiddetsiz bir Türkiye için devletimizin tüm kurumları koordinasyon içinde çalışmayı sürdürecektir. Bilhassa kadına ve çocuğa yönelik şiddette zafiyet görüntüsüne asla izin vermeyecek, şiddete sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi devam ettireceğiz. Kadınlarımızdan gönüllerini ferah tutmalarını özellikle istiyorum. Muhalefete rağmen omuz omuza yürüttüğümüz çetin mücadeleler sonucunda elde ettiğimiz hiçbir kazanımdan geriye gidişe müsaade etmeyiz” dedi. (DHA)